Devrimlerin seyrekleşmesinin belki daha temel bir nedeni, bunları gerçekleştirmenin giderek zorlaşmasıydı. Devletler huzursuzluklarla başa çıkmayı artık daha kolay buluyordu. 19. Yüzyılda modern polis ve ulusal jandarma gücü doğdu. Demiryolu ve telgraf sayesinde iletişimin ilerlemesi, merkezi hükümete uzaktaki karışıklıklarda başa çıkmada yeni bir güç sağladı. Hepsinden önemlisi, orduların isyanlara karşı teknik üstünlüklerinin artmasıydı. 1795’te Fransız hükümeti, düzenli silahlı kuvvetleri kontrol altına alıp kullanmaya hazır olunca Paris’e hükmedebileceğini göstermişti. 1815 ile 1848 arasındaki uzun barış döneminde bazı Avrupa orduları daha etkin güvenlik araçları haline geldi. Ordular artık uluslararası çatışmalarda dış düşmanlara yönelik bir araç olmaktan çıkıp potansiyel olarak kendi halklarına karşı kullanılacak duruma gelmişti. Paris’te 1830 ve 1848 devrimlerinin başarılı olmasını sağlayan, silahlı kuvvetlerin önemli birimlerinin görevi terk etmesiydi. Bu kuvvetler devlete sadık kaldığında, Haziran Günleri’ndeki gibi çarpışmalar (tarihin en büyük köle isyanlarından biri) muhakkak isyancıların yenilgisiyle sonuçlanıyordu. Bu tarihten sonra, silahlı kuvvetlerinin kontrolü bir savaş yenilgisi veya devletin yıkımı sonucu sarsılmayan ve gücü kullanmakta kararlı olan büyük Avrupa ülkelerinde, devlete karşı hiçbir halk ayaklanması başarılı olamadı.
AVRUPA TARİHİ, J. M. Roberts